O, yaratilisi itibariyle, babasina pek benzemiyordu. Bu yüzden onun kadar hareketli, cevval ve atak degildi. Bu sebeple o, daha sakin ve daha rahat bir hayati seviyordu. Bu bakimdan, onun hayatini, iki devreye ayirmak mümkündür. Bunlardan biri, sehzâdelik hayati ile saltanatinin ortalarina kadar olan dönem, digeri de belirtilen dönemden itibaren, ölümüne kadar geçen devredir. Yerli ve yabanci kaynaklar onun yasantisi ve özellikleri hakkinda bize tafsilatli bilgiler vermektedirler. Nitekim, Venedik elçisi Andre Gritti, onu söyle tavsif eder:
"Bâyezid'in boyu ortadan yüksek olup rengi zeytunîye çalar. Çehresi, zihnen ciddi ve agir seylerle mesgul bulundugunu gösteriyor. Fitratan magmum ve mahzundur. En mes'ud hadiselerin zuhûrunda bile asla sevinip fazla gülmez. Hiç sarap kullanmaz, az yemek yer, ata binmekten pek zevk duyar, giriftar oldugu nikris illeti men etmezse en sevdigi sey av eglenceleri ve at talimleridir. Dinî merasimin hiç birini ihmal etmez, pek çok sadaka dagitir. Felsefede behre ve malumati olmakla övünür, kozmografa (astronomi) ile fazla mesgul olur."
Bâyezid, gerek faziletli bir hükümdar olusu, gerekse iyi ahlâkindan dolayi komsu hükümdarlar ve kendileri ile anlasma aptigi devlet reisleri üzerinde bir hürmet hissi uandirmisti. Kendileri ile birçok defa muharebe etmis olmasina ragmen Misir'da vefati duyulunca, gerek Memlûk hükümdari, gerekse Kahire halki tarafindan giyabî cenaze namazi kilinmisti.
II. Bâyezid, saltanati oglu Selim'e devr ettikten sonra, arzusu üzerine yirmi yük (2 milyon akça) yillik maas tayiniyle dogum yeri olan Dimetoka'ya gitmek ister. Bâyezid Han, yasli ve rahatsiz olmasina ragmen bu yolculuga çikmak ister. Yavuz Sultan Selim, Edirnekapi'ya kadar yaya olarak babasina refakat edip onu tesyi eder. Bu arada baba, ogluna devlet idaresi hakkinda tecrübelerine dayanarak nasihatlarda bulundugu gibi, oglu da onun hayir duasini taleb ederek ellerini öper. Babasinin arzusu üzerine Edirnekapi'dan geri döner. Yavuz Sultan Selim, babasinin hizmetinde bulunmak üzere Rumeli beylerbeyi Hasan Pasa ile Defterdar Kasim Çelebi'yi ve Tabib Ahî Çelebi denilen Mehmed b. Kemal'i tayin edip gönderir. Bâyezid, daha Dimetoka'ya varamadan yolda vefat eder. Vefat yeri hakkinda farkli bilgiler bulunmaktadir. Buna göre onun vefat ettigi yer: Çekmece, Sazlidere, Çorlu'nun yakinlari, Edirne yakinindaki Sögütlüdere veya Hafsa kasabasinin Abalar köyünden biridir. l0 Rebiülevvel 9l8 (26 Mayis l5l2)'de Nikris illetinden vefat ettigi zaman 67 yasinda bulunuyordu. Babasinin ölüm haberini alan Yavuz Sultan Selim çok üzüldü. Korkud, Ahmed ve diger sehzâdeler de haberi duyunca üzüldüler. Halk da üzülmüs olacak ki, karalar giymeye basladi. Yavuz, Yunus Pasa'nin, na'si Istanbul'a getirmesini emretti. Yunus Pasa da na'si yikatip kefenleyerek Istanbul'a getirir. Basta Yavuz Sultan Selim olmak üzere ulema, devlet erkâni ve halk tabutu karsiladilar. Bundan sonra cenaze namazini kilip onu, yaptirdigi câmiin önündeki hazir olan kabrine defnettiler. Yavuz, babasinin kabri üzerine altigen bir türbe yaptirdi.Türbe için, türbedâr, hafiz ve bakicilar tayin etti. Bunlar, gece gündüz onun ruhu için hatimler indirip dualar ettiler.
Kaynak: Osmanli tarihi