(Not: Ad kavminin kalıntılarının, Arabistan'ın güneyinde bulunduğu açıklanmıştı. Hatta kazı çalışmalarında kocaman bir kafatasının bulunduğu iddia edilmiş ve 2007 yılında, dünya basınına birtakım fotoğraflar sunulmuştu.
Ama sonradan o fotoğrafların fotomontaj olduğu ortaya çıktı.
Semud kavmiyse, Arabistan'ın kuzeybatısındaki Hicr şehriyle özleştirilmiş ve bu kavmin insanlarının oranın kâdim yerlileri oldukları düşünülmüştü.
Lâkin bu iddiaların kaynağı; söylentilere ve benzetmelere dayanmakta.)
Biraz kendim araştırayım dedim de..; gerçekten benim bile hayal edemeyeceğim inanılmaz bağlantılar buldum..
Gerçekten çok şaşıracaksınız...
Önce, isim benzerliklerine bakalım...
Âd
Atlantis
Ad
lantis
Ad-land: Ad ülkesi demektir.
Kimi araştırmacılar; İbranice’deki ilk insanı belirten, ve ''adama'' sözcüğünden gelen "Adem", Sanskrit dilinde “ilk-başlama” anlamına gelen ve
Aryenler’in ilk konuşan insan türüne verdikleri ad olan "Ad-i",
Frigler’in "Attis",
Kafkasyalılar’ın "Adige",
Polinezyada’daki "atea",
Truva öyküsündeki "Ate",
Aztek mitolosindeki "Atzlan" (ada)
ve Türkçe’deki "ad", "ada", "ata" -(pek çok dilde baba anlamına gelir)- sözcükleri ile,
"Ad" kavminin adı arasında etimolojik bir bağlantı olabileceği düşünülmektedir.
Atlantis'nin en kuvvetli kanıtlarından biri: Meksikalı Azteklerin kendilerine Azt'ler olarak tanımlamaları ve batıda "Aztlan" adında, "suyla çevrili ve büyük bir dağın bulunduğu bir ülke" den geldiklerini belirtmelerinden kaynaklanıyor..
Atantis tezine karşı olanlar, Azteklerin 12. asırda geldiklerini işaret ediyorlar. Ancak onlar; ne Azteklerin bir deniz kültüründen geldiklerini, ne de "Aztlan"ın nerede olduğu konusunu açıklama getiremiyorlar..
Kristof Kolomb'un Amerika'ya ilk indiği yere yakın; Atlan adında bir yerleşim bölgesi varmış.
Ayrıca Peru'da Atlan isminde bir liman vardı. İspanyollar Meksika'ya girdikleri vakit, Atlan isminde beyaz yerlilerin bulunduğu bir yerleşim bölgesi buldular.
Kızılderili dillerde "atl" su anlamına gelir; ve "atlan" le biten pek çok yer ismi vardır..
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 800x600 ve 83KB.
Semûd
Mu
Se
Mu
d
Atatürk, Mu kıtası hakkında raporlar halinde bilgi almak için; 1935 yılında Mayatepek'i Meksika’ya maslahatgüzar olarak atadı.
Çok geçmeden de, arkeolog William Niven’in Meksika’da yaptığı kazılarda bulduğu yaklaşık 15 bin yıl öncesine ait tabletlerin deşifrelerinden, ve ardından James Churcward’ın Hindistan’da bulduğu benzer tabletlerin çevrilerinden Atatürk’ü haberdar etti.
Atatürk de, söz konusu yazarların kitaplarının çevrilmesini emretti. Sağlığı yerinde değildi ama; 1937 yılının önemli bir bölümünü, geniş bir kurulca gerçekleştirilen bu çeviriler üzerlerinde notlar alarak, incelemekle geçirdi.
Mayatepetik'in Meksika'ya gönderilmesinden 1 yıl sonra, Atatürk'e ulaştırdığı rapor çok ilgi çekiciydi..
29 şubat 1936 tarihli, 7. rapor
“Uygur, Akad, Sümer Türkleri’nin, Pasifik Denizi’nde ilk insanların zuhur ettiği Mu’daki büyük medeniyet; dil ve dinlerini cihana yaydıklarına dair yepyeni ve mühim malumatı ihtiva eden rapor: Kuzey Amerika alimlerinden Cononel James Churcward 4 Kıta eserinde dünyada ilk insanların ilk zuhur ve saadet diyarı olarak; Tevrat’ta ‘Gan Edn', ve Kuran’da “Cenneti Adn" namı altında zikri geçen ve Pasifik deniz’inde bulunan ‘Mu’ kıtasında ortaya çıktığı, ve bu büyük kıtanın 11 bin 500 sene evvel müthiş depremler ve patlamalar neticesinde 24 saatte, 64 milyon nüfusuyla denize battığı ve ilk yüksek medeniyetin; dilin ve vahdaniyete dayalı dinin ve fen ilimlerinin, Mu kıtasından 70 bin sene önce Maya namıyla çıkarak, Asya’da Uygur, Hindistan Naga-Maya, Fırat nehri deltasında: Akad, Mezopotamya da Sümer, Kızıldeniz’in batısındaki arazisindeki Mayu ve Etiyopi kıtasında Tamil namlarını almış olan Mu çocukları tarafından bütün cihana yayılmış olduğu vesaire hakkında, şimdiye kadar Doğu’da ve Batı’da yayımlanan kitapların hiçbirinde görmediğim, çok derin ve 50 sene süren incelemeler mahsulü malumata tesadüf ettim.”
Atlantoloji açısından, Nuh tufanı'nın M.Ö. 2500 veya 3000 değilde, M.Ö. 10.000 civarında yaşanmış olması muhtemeldir.
Bu tarihlerde büyük olasılıkla, dev bir göktaşının yeryüzüne çarpması; ya dünyanın yörüngesini güneşe daha yakın getirmişti, veya eksenini değiştirerek yeni buzul alanları yaratıp, eski buzul alanın erimesine yol açmıştı.
Böylece kutuplardaki yer değişmesinin, iklim değişliklerine de yol açması gerekir. Kutuplarda buzların altında bulunan ormanları, aksi taktirde nasıl açıklarız.
İlginçtir ki; gerek Enok'un kitabında, gerek Herodotus' un Mısır rahiplerinden duyduklarında, ve nice eski kayıtta böyle bir eksen değişikliği olduğu açıklanıyor.
Mısırlı rahiplerin Herodotus'a anlattıklarına göre: Güneş bir zaman batıdan doğuyormuş, ve doğuda batıyormuş..; ve dünya birkaç kez eksen değiştirmiş...
Güneşin batıdan doğması..
Aynen, Hz.Muhammed'in kıyamet alâmetlerinde yazdığı gibi..
Kuran'dan, Ad ve Semud'la ilgili çarpıcı ayetler:
Âd kavmi de, peygamberleri yalanladı.
Hani kardeşleri Hûd, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
“Şüphesiz ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
“Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
“Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?”
“İçlerinde ebedi yaşama ümidiyle, sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?”
“Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız.”
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
“Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.”
“Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.”
Dediler ki: “Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir.”
“Bu, öncekilerin geleneklerinden başka bir şey değildir.”
“Biz azaba uğratılacak da değiliz.”
Böylece onlar Hûd’u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helak ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. (Şu'ara 124-139)
Âd kavmine gelince; onlar da uğultulu ve dondurucu şiddetli bir rüzgârla helâk edildi.
Allah onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş hâlde görürdün.
Şimdi onlardan geri kalan bir şey görüyor musun? (Hakka / 6,7,
Hatırlayın ki; Allah Âd kavminden sonra, sizi onların yerine getirdi ve sizi yeryüzünde yerleştirdi. Yerin ovalarında köşkler kuruyor, dağları oyup evler yapıyorsunuz. Artık Allah’ın nimetlerini anın da, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. (Araf / 74)
Onlar hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lânete uğratıldılar. Biliniz ki Âd kavmi, Rablerini inkâr etti. Biliniz ki; Hûd’un kavmi Âd, Allah’ın rahmetinden uzaklaştı. (Hud / 60)
Âd kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamış, “Bizden daha güçlü kim var?” demişlerdi. Onlar; kendilerini yaratan Allah’ın, onlardan daha güçlü olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi inkâr ediyorlardı. (Fussilet / 15)
Rabbinin Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan; sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi? (Fecr / 6,7,8,9,10)
İrem: bir rivâyete göre boy adıdır. Âd'ın atasının adıdır diyenler de vardır. Bir şehir adıdır diyenler olmuş; hatta İskenderiye'nin yerindeydi de denmiştir. Bu şehri, Ad'ın oğlu olup tanrılık davasına kalkışan Şeddad yaptırmıştır. Ad'ın lakabıdır diğer bir adıdır diyenler de var. Direklerden maksat; güç kuvvet, şiddet ve kudret, yahut uzun boy postur denmiştir.
Şehirler içinde benzeri kurulmamış olan.., sütunlarla dolu Atlantis...
İman etmiş olan adam dedi ki: “Ey kavmim! Şüphesiz ben; Nûh kavmi, Âd kavmi, Semûd kavmi ve onlardan sonra gelen toplulukların başına gelen olayların, sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum. Allah, kullarına asla zulmetmek istemez.” (Mümin / 30,31)
Son ayette görüldüğü gibi; kavimler sayılırken, belli bir sıra var.
Nuh-Ad-Semud ve sonra diğerleri.. Bu sıra asla bozulmuyor... Yani Ad ve Semud'un, Arap kabileleri olmadığı anlaşılıyor.. Aşağıdaki ayetlere dikkatle bakın..
Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrahim’in kavminin; Medyen halkının, ve yerle bir olan şehirlerin haberleri ulaşmadı mı? Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getirmişti. Demek ki Allah onlara zulmediyor değildi; ama onlar kendilerine zulmediyorlardı. (Tevbe / 70)
3 semavi dinin atası İbrahim, Ad ve Semud'dan sonra geliyormuş demek!..
Nuh'un hep ilk başta olmasının sebebiyse: Atlantis ve Mu'nun son zamanlarında doğmasına rağmen, Nuh'un Allah'ın çok sevdiği kulu olmasıydı.
Ki eski kutsal kitaplar da, bunu doğrular:
"Ve Rab gördü ki; yeryüzünde adamın kötülüğü çoktu; ve her gün yüreğinin düşünceleri ve kuruntuları ancak kötü idi. Ve Rab dedi: Yaratığım adamı ve hayvanları, sürünenleri ve göklerin kuşlarını, toprağın yüzü üzerinden sileceğim; çünkü onları yaptığıma pişman oldum. Fakat Nuh, Rab’ın gözünde inayet buldu. (Eski Ahit: Tekvin; Bap - 6)
Kavimlerin sıralamasına dikkat edin yine..
Onlardan önce Nûh kavmi; Ress halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût’un kardeşleri, Eykeliler, Tübba’ın kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar peygamberleri yalanladılar; böylece kendilerini uyardığım şey gerçekleşti. (Kaf / 12,13,14)
Ress halkı: Ashâbu'r-Ress, örülmemiş kuyu halkı anlamına gelmektedir. Bu halkın Yemâme'de, Azerbaycan'da veya Antakya'da olduğu söylenmişse de; bütün bunların tahminden ibaret olduğu muhakkaktır.
Bu halkın, hangi coğrafi bölge üzerinde yaşamış oldukları hakkında; ne tefsirlerde, ne de tarih kaynaklarında bir bilgi mevcuttur.
Onlardan önce: Nuh kavmi ile Âd, ve güçlü saltanat sahibi Firavun da peygamberlerini yalanlamıştı. (Sad / 12)
Burada Ad ve Semud ayrılmış.
Nuh, Atlantis'e daha yakın topraklarda bulunduğu için; yukarıdaki ayette Ad'ın yanında yer almış.
Ayrıca Firavun'un ülkesi Mısır da, Atlantis'e daha yakındır.
Semud, Lût kavmi ve Eyke ahalisi de öyle. O topluluklar, işte bunlardı. (Sad / 13)
Lut kavmi: M.Ö 5000-4000 yıllarında yaşadıkları varsayılır. Yaşadıkları yer ise: bugün Kızıldeniz'in kuzeyinde Ürdün-İsrail sınırında, Lut Gölü yakınlarında olduğu arkeolojik incelemelerle belirlenmiştir. Bu şehrin, Eski Ahit'te adı geçen Sodom olduğu kesinlik kazanmıştır.
Eyke halkı: Eyke kavminin, Arabistan yarımadasında olduğu tahmin edilmektedir.
Bu iki ayette, kuzey, güney ayrımı yapılmış. Nuh'un gemisi, Anadolu topraklarında karaya oturmuştu. Nuh, kuzeyde biryerlerde yaşıyor olmalıydı.
Harita tüm mevzuyu açıklıyor...
Atlantis'in göç yolları, doğrudan Anadolu, Mısır ve Kafkaslara doğru!!...
Mu kıtasındaysa, görüldüğü gibi Amerika'ya ve daha güneye; Ortadoğu'nun güneydoğu kısmına doğru gidiliyor. Bir de haritanın ters tarafından batıya; Mu'dan Asya'ya giden yollar: Çin,Hindistan ve oradan Arabistan'a kadar uzanır, bilindiği gibi!!...
Semûd kavmine de, kardeşleri Salih’i peygamber gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka hiçbir ilâhınız yok. O sizi, yeryüzünden yarattı ve sizi oranın imarında görevli kıldı. Öyle ise O’ndan bağışlanma dileyin; sonra da O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır ve dualara cevap verendir. (Hud / 61)
Yeryüzünün imarında görevli kılındılar!!....İşte...Semud'un bir kabile olmadığının kanıtı!!...
Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Biliniz ki Semûd kavmi Rablerini inkâr etti. Biliniz ki Semûd kavmi, Allah’ın rahmetinden uzaklaştı. (Hud / 68)
Sizden önceki Nûh, Âd, ve Semûd kavimlerinin; ve onlardan sonrakilerin haberi size gelmedi mi? Onlara peygamberleri mucizeler getirdiler de, onlar ellerini ağızlarına götürüp: “Biz sizinle gönderileni inkâr ediyoruz. Bizi çağırdığınız şeyden de, derin bir şüphe içindeyiz” dediler. (İbrahim / 9)
Sıra hep aynı!!!....
Ey Muhammed! Eğer seni yalanlarlarsa bil ki, onlardan önce Nûh, Âd ve Semûd kavimleri de yalanlamışlardı. (Hac / 42)
Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu onların yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık kimselerdi. (Ankebut / 38)
Şimdiki Abd ve Çin gibi...
Âd ve Semûd kavimlerini, Ress halkını ve bunların arasında pek çok nesilleri de helâk ettik. (Furkan / 38)
Atlantis ve Mu arasındaki küçük kavimler!!... Haritaya bakın yine...
Andolsun biz; “Allah’a kulluk edin” diye Semûd kavmine kardeşleri Salih’i peygamber olarak göndermiştik. Bir de ne görsün; onlar birbiriyle çekişen iki grup olmuşlar. (Neml / 45)
Agarta ve Şambala!!!....
Agarta ve Şambala: Teozofik ve ezoterik kaynaklara göre, önceki "devre" nin sonlarına doğru Mu ve Atlantis' ten göç eden bilim-rahipleri tarafından kurulmuş yeraltı organizasyonlarıdır.
Mu da yaşayanlar insanlar zamanla dejenere olunca, çıkar kavgaları başladı; bu iyi (agarta) ve kötünün (şambala) savaşına dönüştü.. Şambala yandaşlarının uygulamış olduğu korkunç kara büyülerle doğanın dengesi bozuldu ve kıta battı.. Oradan kurtulabilenler, MU kültürünü değişik coğrafyalara taşıdılar. Eski mısır ve tibette, Mu kültürünün bilgileri titizlikle saklandı.
Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar, körlüğü hidayete tercih etmişler; ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıştı. (Fussilet / 17)
.
Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti; ve hiç kimseyi bırakmadı. (Necm / 50,51)
Semûd kavmi de, uyarıcıları yalanlamış ve şöyle demişlerdi: “İçimizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz, apaçık bir sapıklık ve delilik içine düşmüş oluruz.” (Kamer / 23,24)
Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı. (Şems / 11)
Semûd ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi yalanladı.
Semûd kavmi, korkunç bir sarsıntı ile helâk edildi. (Hakka / 4,5)
Aşağıda, Nuh'un kavminin Atlantis ve Mu zamanında; yani yaklaşık 10.000-15.000 yıl önce yaşadığının kanıtı olan ayetler..:
Andolsun biz; Nûh’u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. O da, dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken, tûfan kendilerini yakalayıverdi.
Biz de onu ve gemide bulunanları kurtardık; ve bunu âlemlere bir ibret kıldık. (Ankebût / 14,15)
Aşağıda, konuya %1000 kanıt olan ayet var.. Bu ayet olmasaydı belki, içimde bir şüphe kalırdı; ve konuyu açmayabilirdim.
“Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!” dedi.
Bunun üzerine Nûh’a, “Bizim gözetimimiz altında ve vahyimize göre o gemiyi yap” diye vahyettik. “Bizim emrimiz gelip de tandır kaynamaya başlayınca (sular coşup taştığında), dedik ki: “Her cins canlıdan birer çift, bir de kendileri aleyhinde daha önce hüküm verilmiş olanlardan başka aileni gemiye al ve zulmeden kimseler hakkında bana hiç yalvarma! Şüphesiz onlar suda boğulacaklardır.”
Sen ve beraberindeki kimseler, gemiye bindiğiniz zaman: “Bizi zalim kavmin elinden kurtaran Allah’a hamd olsun” de.
Yine de ki: “Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen, konuk edenlerin en hayırlısısın.”
Şüphesiz bu olayda ibretler vardır. Biz gerçekten imtihan ederiz.
Sonra onların (Nûh kavminin) ardından, başka bir nesil yarattık. (Müminun / 26,27,28,29,30,31)
Bulutların dağılması ve yeryüzünün kozmik ışınlara maruz kalmasıyla, Dünya maddesinin vibrasyonel yapısında da birtakım değişiklikler meydana gelmişti. O dönemlerde, 600-700 yıl normal yaşam süresiydi; 1000 yıl yaşayanlar da vardı. Kimi ırklar dev yapılı olup, boyları 3-4 metreyi buluyordu. Yeryüzünde uyumlu bir yaşam vardı. Dünya insanı gerekli koşullara sahip duruma geldiğinde kozmik bir kültür ya da öğretiyle tanıştı: Sirius Öğretisi.
Öğretinin indirildiği devrede, bir "Sirius kültürü temsilcisi" dışında; devre boyunca Sirius öğretisi bir gezegenden (kimilerine göre Venüs'ten) gelen "öğretmenlerce" öğretilmeye çalışıldı. İnsanlığın ilk dini denilebilecek bu öğretinin, Atlantisli rahiplerine ve izleyicilerine Edgar Cayce "Bir'in Yasası Oğulları" der. Aynı öğretinin Mu'lu rahiplerine ise "Naakaller" adı verilirdi.
Yeryüzünün kimi bölgeleri Aden Cenneti'nden farksızdı. Kentlerin kralları, aynı zamanda rahiptiler ve Yukarı'dan (görünmez hiyerarşiden) aldıklarını aşağı aktarırlardı. Fakat sonraki dönemlerde yaşanan maddi ve manevi dejenerasyon, yeryüzünü cennet olmaktan çıkaracaktı.
Bu dönemlerde, Dünya'nın esir'i yapısı ve maddi koşulları uygun olduğundan, çağımızda bilinen psişik yeteneklerin birçoğu rahatlıkla kullanılabiliyordu. Bir ceylanı, yalnızca onun hakkında kötü şeyler düşünmek; imajine etmek yoluyla şoka sokmak mümkündü. Nitekim bir zaman sonra Atlantis'te maji (büyü) ortaya çıkacak; ve çağımıza değin dünyanın yakasını bırakmayacaktı.
İşte Nuh'un nesli buydu... Nuh peygamber 950 yıl yaşadı. Atlantis ve Mu'nun son zamanlarında doğmuştu...
Atlantis'in Armageddon'unu, ve tufanını yaşadı...
Tufandan sonra, şu anki insan nesli yaratıldı...
İbrahim’in kavmi ile Lût’un kavmi, ve Medyen halkı da (yalanlamışlardı). Mûsâ ise yalanlandı; ve nihayet o inkârcılara mühlet verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Beni inkâr etmek nasılmış! (Hac / 43,44)
İbrahim, Lut kavmi, Musa,
Ad ve Semud kavimleriyle birlikte kullanılmamıştır Kuran'da; yukarıdaki tüm ayetlerde gördünüz.
İbrahim ve Musa peygamberlerin, Ad ve Semud'dan; yani Atlantis ve Mu'dan sonra oldukları çok aşikâr.
Tabi ki, Nuh'tan da sonralar.
Son taş da yerine oturmuş oluyor böylece..
Aklına bir çelişki takılan varsa, sorabilir.